Okumak istediğiniz bölüm üzerine tıkladığınızda, metin alt tarafta açılacaktır.
Fotoğrafları tam boyutunda görüntülemek için üzerine tıklayabilirsiniz.

ANILARLA ÇANAKKALE SAVAŞI

Muşnikovalı Rıfat İSMAİLİ


Türklerin düşmanlar tarafından işgal edilme tehlikesi, Kosova’da İslamiyet’in yabancı tahakkümüne girmesi olarak algılandı. Bölge 1912 yılında her ne kadar Osmanlı hâkimiyetinde bulunmuyor olsa bile, İslamiyet’in tehlikede olduğunu düşünen Kosovalılar, Çanakkale’de savaşmak için yola çıktılar. Annesi Boşnak, babası Arnavut olan Çavuş Rıfat İsmaili ve arkadaşları Arnavut Hüseyin Çavuş, Arnavut Kamber Çavuş, Jupa bölgesindeki Muşnikovo köyünden 50 kişi ile beraber gönüllü olarak yaya ve at arabalarıyla Çanakkale’nin yoluna düştüler. Çanakkale’de kardeşleri Türk askerleriyle omuz omuza, aynı siperlerde İtilaf Kuvvetlerine karşı savaştılar. 1912 yıllarında Kosova Sırp hâkimiyetindeydi.

Savaş esnasında stratejik bir köprüyü ele geçirmek gerekmişti. Bölüğü, köprüyü ele geçirmek için çok zayiat vermişti fakat başarılı olamamıştı. Bölük komutanı gece yarısı, sisli bir havada Rıfat İsmaili ve iki arkadaşını yanına çağırdı ve köprüyü ele geçirme planını anlatarak bu hayati görevi Rıfat İsmaili’ye verdi. Düşmanın hiç beklemediği bir anda köprüye sızan Rıfat İsmaili ve mangası köprüyü düşmandan temizlemek için ilk hücumu başlattılar. Daha sonra arkadan gelen takviye kuvvetlerle köprüyü ele geçirmeyi başardılar. Baskın neticesinde bozguna uğrayan düşman arkasına bile bakmadan mevzilerini terk ederek kaçtılar.

Çanakkale Savaşı sona ermesine rağmen Rıfat İsmaili Kosova’ya geri dönmemiş ve Birinci Dünya Savaşı süresince Osmanlı Ordusu’nda farklı cephelerde savaşmıştı. Kosova’ya dokuz yıl sonra 1924 yılında geri dönen Rıfat İsmaili, Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün ordusunda da görev yapmıştır. Göstermiş olduğu kahramanlıklar Atatürk tarafından takdir edilmiş ve Batı Trakya dolaylarında ailesi ile birlikte yaşayabileceği bir ev ve çiftlik tapusu verilmiştir. Yıllar sonra köyüne dönen Rıfat İsmaili, Atatürk’ün verdiği tapunun gerçek olduğuna kimseyi inandıramamıştır. Rıfat İsmaili ömrünün geri kalanında Türkçe konuşmuş, bu halini gören ailesi ve diğer köylüler onun Boşnak dilini unuttuğunu düşünmüşlerdir.


Yukarı LUBINJA köyünden Ramadan KAPLANI


Ramadan KAPLANI, 1914–1916 yılları arasında 36 ay boyunca Osmanlı Ordusunda birçok cephede hizmet vermiştir. Osmanlı-Rus harbinde Prizrenli Belluli LIMAN, Kurillalı Cambaz İsa, Makedonya Tetova’dan Harun ve Elmas ile beraber katılmışlardır. Belluli LIMAN, Ruslarla yapılan muharebelerde şehit düşmüştür. Savaşta göstermiş oldukları kahramanlıklardan dolayı, Ramadan KAPLANI ve arkadaşları, Sultan tarafından Osmanlı sancağıyla onurlandırılmışlardır. Ramadan KAPLANI’ nin oğlu Memed babasından şerefli Osmanlı Sancağı’nın tuğunu teslim almış ve günümüze kadar muhafaza etmiştir.

Ramadan KAPLANI ve arkadaşları, Çanakkale Savaşı’na Türk Ordusu’nda gönüllü olarak katılmışlardır. Ramadan KAPLANI, Roman MEMED ve Kasi KADİRYA, Çanakkale cephelerinde hep en önde, kahramanca savaşmışlardır. Savaşa İslamiyet’in tehlikede olduğunu düşünerek, gönüllü olarak Türk kardeşlerine yardım etmek istemişlerdir.

Türk, Alman ve Bulgar taburlarından birinde görev yapmak için tercihte bulunmaları kendilerinden istenince, Türk taburunda görev almak istemişlerdir. Savaş esnasında, tifüs salgını baş göstermiş, pek çok zayiata neden olmuş, hastaneler salgına maruz kalan askerlerle dolup taşmıştır. Kendisi de tifüse yakalanarak, bir süre tedavi görmüştür. Hastanede, Türk askerlerinden biri, öleceğini düşünerek yastığının altında sakladığı önemli miktarda parayı kendisine vermek istemiştir. Ramadan KAPLANI Türk askerinin teklifini reddetmiştir. Hastalıktan kurtulunca tekrar cepheye dönen Ramadan KAPLANI olağanüstü kahramanlıklara şahit olmuştur.

Savaşın bütün zorluklarına rağmen, kahramanca kendisine verilen görevleri yerine getiren Ramadan KAPLANI, cepheyi terk etmeyi bir an olsun aklının ucundan geçirmemiştir.

Mamuşalı Rüstem MORİNA

Benim adım Abidin MORİNA. Çanakkale gazisi Rüstem MORİNA’nın oğluyum. Babam Rüstem MORİNA 1890 yılında Mamuşa’da dünyaya gelmiştir. Babamın beyanına göre tahmini olarak 1912 yılında Türkiye’de başlayan Çanakkale ve Balkan savaşına katılmak için Mamuşa’dan 50’ye yakın arkadaşı ile birlikte Türkiye’ye giderek burada Türk ordusuna katılmışlar ve Çanakkale cephesinde savaşmıştır. Çanakkale savaşının devam ettiği süre içerisinde silah arkadaşları Rıdvan-Rihan-Nazmi ile birlikte İngilizlere karşı savaşmıştır Babam ve arkadaşları Türk ordusunda makineli tüfek bataryasında görevliymişler. Bazı zamanlar babam Rüstem MORİNA, o günlerde arkadaşları ile birlikte 25 gün aç kaldıklarını, açlıklarını bastırmak için ot yediklerini anlatır, gözleri dolardı.

Savaş esnasında üç arkadaşları şehit düşmüş. Babam Rüstem MORİNA da savaşta İngilizler tarafından esir edilmiştir. Esir düşmesi neticesinde İngilizler tarafından HİNDİSTAN’a esir olarak gönderilmiş. Burada üç yıl esir hayatı yaşadıktan sonra savaşın bitmesi ve ülkeler arasında imzalanan antlaşmalar neticesinde Türkiye’ye teslim edilmek üzere 60 günlük gemi yolculuğu yaptırılarak İstanbul a getirilerek serbest bırakılmış. Serbest bırakıldıktan sonra 6 ay kadar Türkiye’de kalan babam 6 ay sonunda Mamuşa’ya dönmüştür.

Babam ile birlikte savaşa katılmak için Mamuşa’dan yaklaşık 50 kişi Türkiye ye gitmiş ancak bunların yarıdan çoğu geri dönmemiş, savaş esnasında şehit düşmüşlerdir. Savaşa katılıp ta geri dönenlerden benim bildiklerim Kamil Efendi –Hakkı efendi-Mustafa-Şemo ve Belül isimli şahıslardır. Babam Rüstem MORİNA 18.06.1976 yılında vefat etmiştir.

Babam Rüstem MORİNA’nın Çanakkale savaşı esnasında yazmış olduğu şiiri sizinle paylaşmak istiyorum:

Annem beni büyüttü

Bu terlere yolladı

Al Sancağa teslim verdi

Hizmet eyle vatana

Sana sütüm helaldır

Ay küçük asker sen nereye

Ben gidiyorum evime

Kan damlar yüreğimden

İşittin mi

Dünkü zabitler ne söyledi kışlada

Kafir düşman Bayrak bağladı

Camilerde her yerde

Gel tutalım el ele

Atılalım dağ tepe

Patlatalım bombaları

Şan (Özgürlük) verelim her yere


Çanakkale Kahramanı Niyazi ve Cemal

Torunu Fahri Ömer

Cemal Ömer 1877 yılında Priştine’de doğmuş. Doğum yerinde Medrese Mektebini bitirmiş. Yedi çocuk babasıdır. Mesleği bakkalcılıkmış. Yemende 4 yıl askerliğini yapmış. Türkiye’de Çanakkale savaşına katılmış. Cemal’in üvey kardeşi Üsküplü Niyazi 1884 yılında Priştine’de doğmuş. 15-20 arkadaşı ile yaya olarak gitmişler ve yolculukları yaklaşık iki ay sürmüş. Çanakkale savaşına katılmış. Niyazi 8 günlük evli iken savaş var diye esini bırakıp savaşa gitmiş. Savaş gemisinde ağır yaralanmış, kolu ve bacağı kopmak üzereymiş. Arkadaşlarım şehit oldu ben de şehit olmak istiyorum demiş ve kan kaybından orada şehit düşmüş. Çanakkale topraklarında 30 yaşında iken şehit olarak toprağa verilmiş.

Dedemin bakkal dükkanında eski olan küçük bir radyosu varmış. Radyo el düğmesiyle çalışıyormuş. 1913 yılının sonlarında radyo haberlerine göre Türkiye’de büyük bir felaket olacağına söylentiler olmuş. 1914 yılında Nisan ayının sonlarına doğru dedemin arkadaşı Bekir dedemi alıp Çanakkale’ye gitmişler. Zaten üvey kardeşi Niyazi’nin de Çanakkale’ ye gitmiş olduğunu en yakınlarından öğrenmişti dedem Cemal.

Çanakkale’ye Gora’dan, Prizren’den, Gilan’dan, Vicitrin’den, Mitrovica’dan, Preseva’dan, Kumanova’dan, Kalkanedelen’den, İstipten, Manastır’dan, Üsküp’ten ve Bosna Hersek’ten gençler gitmişler. Bu ağır ve kanlı savaşta dedem Cemal’in üvey kardeşi Niyazi ve bir sürü arkadaşları şehit olarak Çanakkale topraklarında gömülmüşler. Bir sürü yabancı uyruklu olan savaşçılar Türkiye’de kalmışlar. Dedem Cemal ve kimi kahraman arkadaşları Kosova’ya dönmüşler.

İkinci Dünya savaşından sonra bilinen ya da bilinmeyen bir grup olan kişiler tarafından acımasız olarak, dedem Çanakkale’den getirmiş olduğu yaşamının en değerli şeyi olan ‘’ Altın Saatini ‘’ evimizin avlusunda ceketinin cebinden zorla almışlar. Altın saatin alınmasıyla, dedem Cemal büyük bir depresyon geçirmiş. Dedem Cemal 1949 yılında vefat etmiş.


Kosova’dan Çanakkale’ye : ”Makalelerle, Anılarla, Şiirlerle, Törenlerle ve Belgelerle Çanakkale Savaşı”/ [Editor- Hazırlayan : KTTGKK]. - Prizren : Bal-Tam, 2008. - 150 f. : ilustr ; 21 cm.

Önsö: f. 7. - Kaynakça : f. 150

ISBN-978-9951-8608-9-5